SİYAH - (Dostname-I)
SİYAH
Sevgili
dostum, 16.12.2004
Siyah senin
tabirinle “İnsanın saklanabileceği bir renk” olabilir mi diye düşünmeye
başladım ne zamandır. Siyahı ben de senin kadar olmasa da severim neticesinde
ama saklanmak adına bu rengi sevebileceğimi düşünmemiştim şimdiye kadar. Evet,
siyah rengin birçok şeyi gizlediği konusunda haksız da değilsin. Siyah aslında
bir kaçış olmamalı, sadece sırra yöneliş olmakla kalmalı…
Biliyorsun
sevgili okuyucum, sen bu satırları okurken aramızda mesafeler olması doğal. Seni
beni, benimse seni tanımam zor. Bu nedenle sen de anlayamadığım bir şeyler var.
Sana bakınca siyahı görüyorum, konuşmalarını duyamıyorum, kendin hakkında bana
hiçbir ipucu vermiyorsun. Sanki sen bende siyahı yaşıyorsun. Neden? Bilmiyorum.
Bazen senin hayatını düşünüyorum. Daha derinlemesine… Hikâyeni çözmeye
çalışıyorum. Kader yazgını görmeye çalışıyorum. Hayatın bir Dostname’nin
satırlarında gizli kalmış gibi geliyor; “Siyah” bilinmeyenin yazısı… Dostname’nin
üslubundan ya da el yazısından çözerim diyorum; maalesef yarı silik bir daktilo
yazısı karşılıyor beni… Daktilonun tuşları kadar soğuk, senin kadar sırlı
birkaç cümle… İmlâ kaideleri bile gözden
kaçmış çoğu zaman, özensiz, kayıtsız bir yazıdan ibaret! Nasıl çözebilirim,
bana biraz yardım et! Yazılan Dostname’nin sonuna nokta koymayışın aslında bana
devam etmek istediğini anlatıyor gibi… Ben de bundan böyle nokta koymayacağım
Dostanamelerin sonuna senin anlamak adına.
“Neden siyah?”
sorunun cevabı seni tanımaktan geçiyor. Sırları severim. Ben siyahı değil,
sendeki siyahlığı, siyahımsı yaşamı merak ediyorum. O siyahlığın ardında neler
var! Malum her insanın yaşamında siyah kareler olur. Ama neden sende bu kadar
fazla, bu siyah kareleri paylaş benle; yaz bir Dostnamede… Ama yavaş yazma,
yavaş işlenirse kelimeler satırlara okunması zor! Haydi, şimdi düşün, kâğıdı
kalemi al iyi düşün! Sen mani olmazsan kalemler kâğıda aktarır her şeyi…
Kalemler kâğıtlara sevdalıdır! Bazen kâğıdı görünce tutulup kalsa da, geçer;
heyecandandır. Önce konuşamaz, yazamaz ama sonra açılır; coştukça coşar, sen
mani olma yeter. Sen de siyah varsa o da siyah yazar, sen de siyah dışında ne
varsa onu da yazar, mani olma… Kâğıda dokundukça sen de sevdalanırsın ona,
kalemin titreyişini hissettikçe sen de kâğıda iz bırakırsın onunla… Soğuk
tuşlarla yazarken bir şeyler hep eksi kalır zaten, siyahını yansıtmaz ekranlar!
Hele bir de kalemle konuşmaya başladın mı, tamamdır, artık kimse öne geçemez,
çok kolay yazarsın Dostnamede bana siyahın nedenini! Haydi, sen de dene… Konuş
kaleminle, dokun kâğıda, bazen sır dolu bir günlükte, bazen muhabbet dolu bir
Dostnamede buluşalım senle…
Neyse, uzayan
satırları biraz kısa tutalım. Başka Dostnamede devam etmek dileğiyle… Sen de bir
kâğıt parçasına değer verirsen, kalemini anlamayı, ona sırlarını anlatmayı
düşünürsen, senden bahseden, senin Dostnameni bekliyor olacağım ( ) Nokta koymayacağım
Osman Said DEMİRYILMAZ


Yorumlar
Yorum Gönder