İnsan Kalbine Giden Yol
İnsan Kalbine Giden Yol
İnsan yaradılışı itibâri ile cemiyet içinde yaşamak mecburiyetindedir. İnsanlar arasındaki münasebetlerde karşılıklı menfaatler veya yardımlaşmalar önemli yer tutar. Bu menfaatlerin sınırlandırılması, bir intizam dahiline alınması zaruriyeti de hukuk müessesini doğurmuştur. Ancak bu hukuk anlayışı sadece belirlenmiş kuralların fert ve cemiyet hayatına adapte edilmesinden ibadet değildir.
Beşeri münasebetlerde kanunlar ile tespit edilmemiş, sınırlanmamış bazı özel kaideler de vardır. Bunlara Adâb-ı muâşeret denilir. Ancak insanların birbirleriyle olan münasebetlerinin olumlu sonuçlar vermesi için görgü kurallarının da ötesinde bazı usul ve tekniklerde vardır. Bir bakıma etkileşimlerdir bunlar. Bazen çok ince, teferruat dediğimiz bu küçük kaideler cemiyet hayatının ahengi açısından ehemmiyet arz etmektedir.
Meselemiz insanları olumlu etkilemek ise, yani insan kalbinin kazanılmasıysa, kalbin yolunu takip etmek esas alınmalıdır. Bir makinenin arızalanan parçasını değiştirip yenilemek mümkündür. Ancak insan kalbinin, insan ruhunun arızalanmasıyla cemiyet hayatında büyük sorunlar ortaya çıkabilir. Bir eğitimcinin ilk amacı da galiba cemiyet hayatı için insan ruhuna, insan kalbine hitap etmektir. Öyleyse insan kalbine giden bazı prensipleri bilmek gerekir.
ü Şahsiyetin tekâmülü ve karakter sahibi olabilmenin anahtarı insanın kendi zaaflarını bilmesidir. Zaman zaman kendimize vakit ayırıp, zaaflarımızı gözden geçirmeliyiz.
ü İnsanların kalbini kazanmanın bir yolu da onlara isimleriyle hitap etmektir.
ü İnsanlar yaptıkları işin faydasını bilmedikçe o işi yapmakta tereddüt ederler. Onlara o işin faydasını bildirmeli hatta mümkünse göstermeliyiz.
ü İnsanları takdîr etmeniz, onların kalbini kazanmanızı sağlayacaktır.
ü Karşıtlıkların uyuşumu olmazsa bütünleşme sağlanamaz. Her zaman ortak fikirler etrafında bütünleşmenin yollarını aramalıyız.
ü Karşınızdakilerin sevgisini kazanmanın bir yolu da onları dikkâtlice dinlemekten geçer. İnsanlar birbirlerini dinleyerek daha iyi tanır, daha iyi anlar. Yani daha iyi bir ilişki kurarlar.
ü Husûsî olarak alâka göstermek insanları birbirine daha da yakınlaştırır. Yakınlaşan bedenler arasında pozitif elektrik alış verişi sağlanır.
ü Karşilıklı konuşmalarda veya topluluklara hitap ederken “Ben” değil, “Biz” diyebilmek ilgiyi arttırıcı bir faktördür.
ü İnsanlarla olumlu ilişkiyi yok eden üç davranış; korkutma, nefret etme (sevmeme), küçük görme hastalıklarıdır.
ü Bilinen bir düstur; “Açık el, sıkılı yumruktan üstündür!”
ü Karşılıklı konuşmalarda kendimizden mümkün olduğunca az bahsetmeye özen göstermeliyiz.
ü Tenkitten kaçınıp, fazîletlilik taslamaktan vazgeçmeliyiz ki; gıpta damarlarını tahrik etmeyelim.
ü Gıybetten de kaçınmalıyız! Çünkü gıybet, önce edenin değerini düşür. Vesaire...
Bu prensipleri tecrübelerle çoğaltmak mümkün. Pekî iyi bir dostluk için neler yapılabilir?
ü Dostun nefsini kendi nefsine şerefte, makamda hatta manevi menfaatlerde bile tercih edebilmek ilk düsturumuz.
ü Kişisel ilişkilerde insanları affetmek hiçbir şey kaybettirmez (Toplumsal idarelerde müstesnâ).
ü Karşınızdakinin yerine kendinizi koyabilme (Empati) formülünün ne kadar etkili olduğunu kullanınca daha iyi anlayacağınızdan eminim.
ü Demirre şekil vermek için önce ısıtılır. Bir dinleyici dostumuzda aynen böyledir; önce heyecan verilmelidir.
ü Dostumuz olacak insanlarla iyi ilişkiler kurmanın yolu insanı tanımaktan geçer. Bunun için de insan psikolojisi hakkında lüzumlu temel mevzuları bilmek gerekir.
Aslına bakılırsa maddi ve manevi cihetiyle gayet karmaşık bir yapıya sahip olan insanı anlamak gerçekten zor bir iştir. İnsanı anlamanın, insan psikolojisini öğrenmenin en güzel yolu; onu en iyi bilen yaratıcının kaidelerini öğrenmek ile olacaktır. İnsan psikolojisini en iyi tahlil eden kitap insanın yaratıcısının kelâmı olan Kur’an-ı Kerimdir. Muallimimiz ise Peygamber Efendimiz (s.a.v) olmalıdır. Nitekim O (s.a.v), asâbi ve bedevi kavimleri yüksek ahlâk seviyelerine çıkaran kişidir. Kısa zamanda kalıcı davranış seciyeleri kazandırması O’nun (s.a.v) eğitim konusunda ne kadar başarılı ve insanlarla ilişkilerinde ne kadar etkili olduğunu göstermiyor mu?
Peygamberimizin sünnetleri, beşerî münasebetlerdeki numûne halleri, konuşmaları, gülümsemesine kadar her konuda bugünün psikoloji, sosyoloji, pedagoji.....vb. daha bir çok ilimin henüz ulaşamadığı sırlar ihtiva etmektedir.
Bu yazımızda bahsettiğimiz prensipler insan fıtratına muvafık, birkaç tecrübe danışmasının ve hakikât araştırmasının ürünüdür. Bu prensiplerin geri kalan kısmı ve hakikât araştırmasının kaynağı hepimiz için kutsal kitapların son baskısı olan Kur’an-ı Kerim ve Muallimler mualliminin sünnetleri olmalıdır.
OsmanSaidDEMİRYILMAZ


Yorumlar
Yorum Gönder